Düşük karbonlu bir gelecek için hepimiz harekete geçmeliyiz. Küresel iklim değişikliğinin etkilerinin artması ve gittikçe daha görünür hale gelmesiyle, sera gazı emisyonlarının azaltılması konusu daha ilgi çekici olmaya başladı. Dünya genelinde birçok ülkenin bu sürece kendi olanakları çerçevesinde sağladıkları katkılar, küresel bir sorumluluk olarak görülüyor.
Atmosferde sera gazı etkisine neden olan gazlar; en çok ısı tutma özelliğine sahip olan su buharı, ozon, azot, karbondioksit ve metan gazları. Bu gazlar, yeryüzüne gelen ısının tekrar atmosfere gönderilmesine engel olduğundan sıcaklığın dengede kalmasını zorlaştırıyor ve iklim değişikliğine neden oluyor. Küresel enerji ihtiyacımızın kaynağı olan petrol, kömür gibi fosil yakıt kullanımını; rüzgar enerjisi, güneş enerjisi, jeotermal enerji gibi yenilenebilir enerji kaynaklarıyla değiştirmemiz gerekiyor.
Düşük karbonlu bir gelecek için dönüm noktası olan ve 175 ülkede yürürlüğe giren Paris İklim Anlaşması ile birlikte bu ülkeler; iklim değişikliği ile mücadele, sera gazı salınımlarının azaltılması, yenilenebilir enerjiye yönelme ve enerji verimliliği gibi konularda ulusal katkılarını ortaya koymaya başlamıştır. Ülkemiz de, 2030 itibarıyla sera gazı emisyonlarını mevcut durumdan yüzde 21’e kadar azaltacağını beyan etmiştir.
Günümüzde, sera gazı emisyonlarını fiyatlandıran (karbon fiyatlandırması) politikaları benimseyen kurum sayısı da giderek artıyor. Bu politikalar; yeni yatırımların düşük karbonlu kalkınmaya doğru yapılmasına yardımcı oluyor ve kurumları adaptasyon için teşvik ediyor. Ülkemizin düşük karbonlu kalkınma politikalarına destek olması amacıyla, Dünya Bankası bünyesindeki Karbon Piyasalarına Hazırlık Ortaklığı (PMR) ile çeşitli projeler yürütülüyor. Ülkemizdeki karbon fiyatlandırma politikalarının etkilerinin analiz edilebilmesi amacı ile Mart 2017 itibarıyla modelleme çalışmalarına başlanmıştır. Bu çalışmaların hedefi, ülkemizdeki karbon fiyatlandırması politikalarının ekonomik, sektörel, toplumsal ve çevresel etkilerinin daha iyi anlaşılması.
Piyasa temelli esneklik mekanizması olan Emisyon Ticareti Sistemi (ETS), emisyonlara üst sınır getirilmesi veya emisyon azaltma konusundaki zorunlulukları kolaylaştırmak üzere ulusal önlemleri destekliyor. Özellikle enerji, sanayi, tarım, ulaşım ve havacılık sektörlerini kapsayan ETS’ye dahil olan tesis sayısı dünya genelinde on beş binden fazla.
Sera gazları için emisyon ölçümleri ise Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nca yetkilendirilmiş, baca gazı ve emisyon konularında eğitimli kişiler tarafından ölçüm cihazları kullanılarak, Bakanlıkça belirlenmiş formatlarda yapılıyor. Sera Gazı Emisyonlarının Takibi Hakkında Yönetmelik kapsamında yer alan tesisler, her yıl düzenli olarak izleme, raporlama ve doğrulama sürecine tabi oluyor. İzleme raporları, Bakanlığa onay için Online Çevre Bilgi Sistemi aracılığı ile gönderiliyor.
İklim değişikliğiyle mücadele edebilmemiz için bireysel olarak da yapabileceklerimiz çok fazla. İşyerlerinizde geri dönüşüm kutuları kullanarak, mümkün oldukça araç kullanımınızı azaltarak, cam malzemeler tercih ederek, enerji dostu ampuller kullanarak ve bunları etrafınızdaki kişilere anlatarak mücadeleye başlayabilirsiniz. Düşük karbonlu bir gelecek için hepimizin harekete geçmeliyiz.
İçerik Doğa HSE Group katkılarıyla hazırlanmıştır.
Kaynak: http://www.hurriyet.com.tr/ik-yeni-ekonomi/dusuk-karbonlu-bir-gelecek-40855159