İklim Değişikliği,Eğer yıkıcı selleri, kuraklığı ve fırtınayı haberlerde daha çok görüyor gibi hissediyorsanız bunun sebebi bu olayların gerçekten artık daha sık olması.
Ancak bu sizi şaşırtmamalı. İklim bilimciler, sera gazları dünya atmosferinde birikmeye başladığında bunun olacağını öngörmüştü. Bazı şiddetli iklim olayları çok önceden beri bekleniyordu örneğin, Kuzey Kutbu’ndaki ısınma gibi. “İklim modelleri, yüksek enlemlerde gücünü arttıran sıcaklıklar ve yoğun yağışla beraber gelen selleri öngörüyor. “ diyor Penn State Üniversitesi’nde Dünya iklim ve atmosferi üzerine çalışan Ken Davis ve ekliyor: “ Aslında, bu şiddetli olaylar on yıllardır öngörülüyordu.“
Amerika’da son zamanlarda, özellikle süper şiddetli yağışlar yaşanıyor. Sebebi basit: Yüksek sıcaklıklar, daha fazla suyun buharlaşıp atmosfere karışması demek ve bu da daha fazla yağmur ile sonuçlanıyor.
Ancak bazı durumlarda daha fazla yağmur demek rekorları altüst eden, felaket boyutlarında sağanaklar demek. Baton Rouge’daki Amite Nehri’nde su seviyesi yaklaşık 9 metreye ulaştığında taşmalar başlıyor. Ağustos 2016’daki şiddetli yağmurlar sırasında Amite Nehri 14 metreye kadar yükseldi. Bu, nehrin bir önceki rekorunu 1.5 metre ile yerle bir etti ve ardından gelen sel 30.000 insanın evlerini boşaltmak zorunda kalmasına sebep oldu.
Ve bu taşkın olayları ileride haberlerde daha çok yer kaplayacak gibi gözüküyor. Bu taşkınlar akabinde Ulusal Okyanus ve Atmosfer Dairesi (NOAA) 20. ve 21. yüzyıllardaki yağış oranları üzerine bir çalışma yaptı ve insan kaynaklı iklim değişikliğinin bunun gibi şiddetli yağış olaylarının olma şansını %40 oranında arttırdığını buldu. Bahsedilen raporda, (National Climate Assessment) Ulusal İklim Değerlendirme Kurulu’nun “en büyük yağış olayları –%99 şiddetinde bulunan yağışlar- 1950’lerden bu yana komşu eyaletlerin her bölgesinde artmıştır” diye bahsettiği görülüyor. Bu olaylar, yaşanma sıklığının %27 arttığı güneydoğuda kayda değer bir artış gösterirken kuzeydoğuda %71 lik bir artış ile daha çok göze çarpıyor.
İklim değişikliği, Louisiana’da nehirlerin yataklarının taşmasına sebep olurken Kalifornia’yı ise kurutuyor. Northwestern Üniversitesi’nde iklim bilimci Daniel Horton’un açıklamasına göre, eyalette görülen kar fırtınası, Sierra Nevada’daki dağların üzerini beyaz bir kar örtüsüyle kaplansa da Kaliforniya’nın tarihi kuraklığının üstesinden gelebilmek için birkaç çetin kış geçirmesi gerekiyor gibi gözüküyor. İklim değişikliği ile Kaliforniya kuraklığı arasındaki bağlantı açık: Yüksek sıcaklıklar atmosferdeki sera gazı birikiminin en göze çarpan sonucu ve son kayıtlara göre Kaliforniya gerçekten de ısınıyor bu da toprakta daha az nem demek. “Az yağmurlu yıllarda ısınmaya bağlı olarak çok daha büyük kuraklık riskleri bekliyoruz.” diyor Horton. Yani eğer artık bir şeyler bir an önce soğuyup sakinleşmeye başlamazsa ülkenin bir kısmı şiddetli yağmurların artışıyla boğuşmasına rağmen diğer kısmında daha da fazla kuraklık bekleniyor.
Ancak her şiddetli hava olayını da sebebi iklim değişikliği diye tanımlamak yanlış olur. Şiddetli hava olayları, insanlar dünya atmosferine karbon pompalamadan çok daha öncelerinde de yaşanıyordu ve hava durumu yine oldukça değişkendi. “Eğer yalnızca bir fırtınaya bakarsanız –kasırga gibi- bunun iklim değişikliğine bağlı olup olmadığını söyleyemezsiniz” diyor Los Angeles’taki Kaliforniya Eyalet ÜNiversitesi’nde jeoloji çalışmalarını sürdüren Steve LaDochy. “Bir çok değişken işin içine giriyor: Sıcaklık, rüzgarlar ve hava basıncı gibi.” diyor. Bu nedenle Atlantik Kıyıları’ndaki binaları biçip geçecek olan bir sonraki kasırganın sebebinin iklim değişikliği olup olmadığın bilmek imkansız olsa da bu olaylara ilişkin şunu diyebiliriz ki: Bu olayları artık haberlerde daha sık görecek ve hatta bizzat yaşayacağız.